Ana Sayfa
ZİYARETÇİ DEFTERİ
HAKKIMDA
HABERLER
MAKALELER
=> OLUMSUZ DÜŞÜNEN İNSANLARI DUYMAYIN.
=> SULTAN II. BAYEZİD KÜLLÜYESİ DARÜŞŞİFASI
=> ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARI OLAN EBEVEYNLERE ÖNERİLER
=> BEKLENTİ VE ZORLUKLAR
=> ÖRNEK BİR YEREL YÖNETİM
=> HİPERAKTİF ÇOCUKLAR VE İLAÇ KULLANIMI
=> ON YEDİNCİ MİLLÎ EĞİTİM ŞÛRASI'NDA ÖZEL EĞİTİM
=> KAYIP YILDIZ
=> BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
=> ENGELLİLERDE REKREASYON
=> BESLENMENİN ZİHİNSEL GELİŞİM ÜZERİNE ETKİSİ
=> Çocuğum çok ders çalışıyor ama başarılı olamıyor?
DOKÜMANLAR(Özel Eğitimcilere)
FORUM
ENGELLİ SPOR
MEVZUAT
PROGRAMLAR
YAYINLAR
KURUMLAR
ENGELLİ SAĞLIĞI
ARAŞTIRMALAR
TEZLER
ÖZVERİ DERGİSİ
AİLE EĞİTİM SETİ
ENGELLİ VE TEKNOLOJİ
YARARLI LİNKLER
ENGELLİ VE DİN
ENGELLİ FİLMLERİ
KİTAPLAR
ÜNLÜ ENGELLİLER
KÖŞE YAZARLARI
ENGELLİ HAKLARI
EĞİTİM VİDEOLARI
OLUMSUZ DÜŞÜNEN İNSANLARI DUYMAYIN.

OLUMSUZ DÜŞÜNEN İNSANLARI DUYMAYIN…
ONLAR KALBİNİZDEKİ ÜMİTLERİ ÇALARLAR!


Mahmure Ekinci
Rehber Öğretmen


Bu öğretim yılında zihinsel engelli öğrencilerin eğitim gördüğü Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezinde rehber öğretmen olarak göreve başladım. Daha önceleri özel eğitim sınıf öğretmenliği yaptığım için bu okula atanmayı çok istiyordum.. Onların dünyası o kadar farklı ki; küçük bir bebeğin masumane duygularıyla bakıyorlar dünyaya. Bizlerin önlerine koyduğumuz en büyük engel olan önyargılarımıza rağmen!
“Okula yeni başladığım için öğrencilerle tanışma ve kaynaşmak için vakit buldukça birlikte derse giriyordum Öğretmenlerimizden biri o gün rahatsız olduğu için derse gelememişti. Onun yerine hemen derse girdim. Öğrenciler 5. saatte oyun oynamak istediler. ” Yağ Satarım, Bal Satarım” oyununu oynamak istediklerini bana anlatmaya çalıştılar. Oynamak için mendil bulamadık. Biz de peçete ile oyuna başladık. Ebelik sırası bana gelmişti bende peçeteyi büyük Mustafa’nın ( büyük Mustafa diyorum çünkü sınıfta 3 tane Mustafa isimli öğrenci var) arkasına bıraktım ve arkama bakmadan koştum. Onlara doğru döndüğüm de iki Mustafa’nın da arkamda olduğunu gördüm.O anda oyunu tam oynayamadıklarını düşündüm.İki kişinin ebe olamayacağını mendil kimdeyse onun ebe olabileceğini söyledim. İkisi de gülerek ellerindeki peçeteyi gösterdiler, ortadan ikiye bölünmüş peçete parçalarını! “Bu olay beni çok etkilemişti. Çünkü ikisi de beni yakalamak için peçeteyi paylaşmışlardı!

Onlardan hayata dair pek çok şey öğreniyorum :

*Koşulsuz sevmeyi,
*Küçücük bir gülümsemenin onlardaki sonsuz etkisini,
*Tertemiz bir düşünceye sahip olmayı,
*Her şeye rağmen mutlu olmayı, hayata sıkı sıkı bağlanmayı,
*Dünyaya çıkarsız bir gözle bakmayı ve bir çok şeyi…

6,5 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık 800 milyonunu engelli bireyler oluşturmaktadır. Türkiyede ise bu sayı 8,5 milyona ulaşmaktadır.Bu sayı azımsanmayacak bir oranda . Bu kişilerden çoğu hiç toplum içine çıkmamış, belki de gün ışığı bile görmemiştir. Son yıllarda engelliler için olumlu gelişmeler olmakta, devletin sağladığı imkanlarla az da olsa sahip oldukları hakları geri verilmektedir.Sahip oldukları hakları diyorum çünkü;şimdiye kadar eğitim ,sosyal ,kültürel sağlık ve bakım hizmetlerinden hep geri planlarda kalmışlardı.
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve bütün gücüyle kayayı itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak
üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı, kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar, kayayı yoldan çeken kişiye aittir.’

 
Bizlerin yapması gereken de onlara acımak değil onların önlerine koyduğumuz engelleri kaldırmaktır.Göremediğinizi, duyamadığınızı, yürüyemediğinizi, duygularınızı aktaramadığınızı düşünsenize! Ne kadar zor değil mi? Televizyon programlarında onları anlamak , onları yaşamak adına bir haftalığına engelli oluyorlar . Yaşattıklarımızdan dolayı, yaşadıkları sıkıntıları anlamak adına! Onların yerinde bir hafta değil, bir gün değil ,bir saat bile yaşasak, sahip olduklarımızın değerini anlardık.!
Günümüze kadar bir çok engelli ünlü , yaptıklarıyla isimlerini tarihe yazdırmıştır. Halk Ozanı Aşık Veysel, şarkıcı Steve Wonder, ABD Eski Başkanı Franklin Delano Roosevelt , Ünlü İngiliz fizik teorisyeni Stephan Hawking, , yazar Helen Adams Keller, besteci Ludwig Von Beethoven, çocukluklarında öğrenme problemi olan yazar Agatha Christi, sinema oyuncusu Tom Cruise, bilim damı Albert Einstein, Thomas A. Edison ve daha ismini sığdıramadığım bir çok engelli ünlü.
”Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele basarı ile sonuçlandırmak çok zordur.” diyor Ziya Gökalp.
Onlar zoru başardı, sıra bizlerde, Niçin, bizim ülkemizdeki engellilerde başarmasın?
Sevdiklerimize vereceğimiz en değerli hediye ne altın, ne de mücevher. Yalnız kendimizden bir küçük parça. O da önyargılarımızı değiştirmek, acımayla değil ,sevgi ve saygıyla bakmak.

SAYAÇ 52979 ziyaretçi (69662 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol